TAHİR İLE ZÜHRE MESCİDİ

Yerin adı: Konya’nın Bey Hekim Mahallesi’nde Kapı Çeşmesi’nin güney doğusundaki Çukur Meydanda’dır.

Yapım Tarihi: Mescidin 13. yüzyıl sonlarında yapıldığı tahmin ediliyor.

Kitabe: Yapıda mimarı, banisi ve yapım tarihi ile ilgili bilgi veren bir kitabe bulunmamaktadır.

Vakfiye: Yapıya ait herhangi bir vakfiye bulunamamıştır.

Kurucu: İ.Hakkı Konyalı’ya göre banisi Sahip-Ata Fahreddin Ali’dir. Konyalı olup mahlası Fahreddin’dir. Vakfiyelerden ve eserlerinin kitabelerinden babasının adının Hüseyin ve dedesinin ise el-Hac Ebubekir Konevi olduğu anlaşılıyor. Çeşitli devlet hizmetlerinde bulunan Fahreddin Ali daima hayırla anılarak devletin zor günlerinde dahi hayır işleriyle meşgul olmuştur. II. İzzedin Keykavus ve III. Gıyaseddin Keyhüsrev’e vezirlik yapmıştır. Kendisinin pek çok yerde hayır eserleri bulunur.

Sanatçı: Bilinmiyor.

Onarım Durumu: 1958'de onarım görmüş olan yapı bir süre ibadete kapalı kalmıştır. Son yıllarda yapılan restorasyon sonrasında mescit yeniden ibadete açılmıştır.

Plan: Kareye yakın dikdörtgen planlı, tek kubbeli bir mescittir. Mescidin asıl kapısı doğuya açılır. Bu kapı tuğla mozaiklerle süslü ve küçüktür. Buradan önce çapraz kubbeli bir dehlize, sonra da bir kapı ile mescide geçilir. Dehlizden yanındaki türbeye bir pencere açılır. Mescidin kandil yerinde siyah ve mavi çinilerden yapılmış göbek vardır. Burada da alçı istalaktitli bir mihrapçık yer alır. Bu son cemaat yerinden mescide açılan kapı sonradan kapatılmıştır. İbadet mekânındaki istalaktitli mihrap çok güzeldir. Mavi ve üzerlerinde mor çiniler kullanılmıştır. Tuğla kubbede, tuğlaların zikzak diziminden güzel bir şekil ortaya çıkmıştır. İçerisi pencereler ile aydınlanır.

Üçboyutlu Özellik: Giriş kapısı zengin mukarnas frizleri ile bezenmiştir. Günümüze gelen izlerden firuze, lacivert, mor çini mozaiklerle kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Dış cephesi son derece sadedir. Mescidin alt kısımları düzensiz taşlarla, üstleri ve kubbesi tuğla ile yapılmıştır.

Malzeme: Taş ve tuğla kullanılmıştır.

Süsleme: Mescidin önceleri çinilerle süslü olduğu bilinmektedir. Günümüzde çini süslerin izlerini mihrapta, kubbede ve son cemaat yerini örten tonozda görmek mümkündür. Çini haricinde iç mekanda kubbede ve son cemaat yerindeki tonozda tuğlaların farklı dizilimi ile çeşitli kompozisyonlar oluşturulmuştur.

Tarihlendirme: İ.Hakı Konyalı’ya göre mescid, Sahib-Ata Fahreddin Ali’nin daru’l-huffazı ve mescidiydi. Buraya Dönbaba Mescidi, Tahir ile Zühre Mescidi, Arzu ile Kanber Tekesi’de denilmektedir. İ.Hakkı Konyalı bu isimlerin sonradan, yakın zamanda verildiğini belirtir.

Değerlendirme: Klasik Anadolu Selçuklu mescitlerinin taşıdığı özelliklere sahip olan Tahir ile Zühre Mescidi, tuğla ve çini malzemenin kullanımı için önemli bir örnek özelliğini göstermektedir. Özellikle de kubbenin merkezinde yer alan mozaik çini ile yazılan dört halife ve Hz. Peygamberin isimleri çok sık görülen düzenlemeler değildir. Bu yönü ile yapı, Anadolu Selçuklu mimarisi içinde önemli bir yere sahiptir.

Kaynakça:

Galeri