Yerin adı: Kuruçeşme Han, Anadolu Selçukluları döneminde olduğu gibi günümüzde de kullanılan Konya-Beyşehir karayolunun 32. km’sinde, yolun sol tarafında, Süleyman Demirel Hatıra Ormanı içerisinde, küçük bir tepe üzerinde yer almaktadır. Kuruçeşme Han’dan bir önceki Altınapa Han ile arasında 14 km, bir sonraki Kızılören Han ile de arasında 9 km uzaklık bulunmaktadır. İ. Hakkı Konyalı Kızılören Han adı altında tanıttığı, hanın halk arasında Hanönü Han ismiyle bilindiğini belirtmekten başka hanın aşağısında dere içinde bulunduğunu belirttiği günümüze ulaşmayan çeşme, hana Kuruçeşme adını vermiş olmalıdır.
Yapım Tarihi: 604/1208
Kitabe: Kapalı mekâna girişi sağlayan taçkapı kemerinin altında, bir kısmı okunamayan dikdörtgen şeklinde mermer kitabesi bulunmaktadır.
Vakfiye: Vakfiyesi bulunamamıştır.
Kurucu: Bilinmiyor.
Sanatçı: Bilinmiyor
Onarım Durumu: Yapı hakkında onarım çalışmasını belirten herhangi bir belgeye rastlanmamış olsa da, yapıda Anadolu Selçukluları sonrası bazı onarımlar yapılmış olmalıdır. Cumhuriyet sonrasında handa geçen yıla kadar hiçbir onarım ya da moloz kaldırma çalışması yapılmamıştır. Fakat geçen yıl yapılan çalışmada yapı içerisinde ve etrafında yığılan toprak tabakası kaldırılmıştır. Özellikle yapının kuzey cephesi bir tümsek haline gelmişken çalışma sonrasında kuzey cephe ve diğer cepheler açığa çıkarılmıştır.
Yapılan moloz kaldırma çalışmasının ardından yapının sağlam ve yıkılmış olan birimleri net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Kapalı bölümün güney sahnın bir kısmı hariç diğer sahınların tonoz örtüleri yıkılmıştır. Avlu bölümünde ise kuzeyde bulunan birimler harap haledeyken güneyde yer alan birimlerin tonoz örtüleri ve kemerleri tamamen yıkılmıştır. Yapının cephelerinde kesme taş kaplama büyük oranda tahrip olmuştur. Özellikle kuzey cephenin kaplaması tamamen yok olmuştur.
Plan: Doğu-batı doğrultusunda boylamasına gelişim gösteren yapı, kapalı/kışlık ve avlu mekânından oluşmaktadır. Tonoz örtülü kapalı mekân; güney-kuzey doğrultusunda üç, doğu-batı doğrultusunda da altı sıra kemer dizisi ile üç sahına ayrılmış ve orta sahın diğer iki sahından geniş tutulmuştur. Kapalı mekân kuzey ve güney cephede iki, batı cephede de bir pencere ile aydınlatılmaktadır. Dışa taşkın taçkapı ile de bu mekâna giriş sağlanmaktadır.
Avlu mekânı, güney ve kuzeyde karşılıklı olarak düzenlenmiş, birbirinden kemerler vasıtası ile ayrılmış beş mekân biriminden ve avlu girişinin güney ve kuzeyinde biri kare diğeri dikdörtgen iki mekân biriminden oluşmaktadır. Avlu bölümünde bulunan mekân birimleri de kapalı bölümde olduğu gibi tonoz örtüye sahiptir. Avlu girişinin güneyinde yer alan dikdörtgen mekân hanın mescididir.
Bir yıl öncesine kadar kapalı ve avlu mekânı yaklaşık 2 m’lik toprak yığını ile kaplı olduğundan iç mekâna ait birçok detay görünememekteydi. Yapılan bu çalışmadan sonra kapalı ve avlu mekânın tüm detayları ortaya çıkmıştır. Yoğun devşirme kullanımının görüldüğü yapının pek çok yerinde; avluda ve kapalı mekânın kemerlerinde, kemerlerin oturduğu ayaklarda, duvar yüzeyinde, taçkapıda farklı nitelikte devşirme malzeme kullanılmıştır. Yapınız bazı noktalarında devşirme malzemelerden yararlanarak farklı düzenlemeler yapılmıştır. Örneğin kapalı mekâna girişi sağlayan taçkapının sağ (kuzey)’ında ve sol (güney)’unda simetrik olarak yerleştirilmiş iki Erken Bizans devrine ait pencerenin dış üst çerçevesi, burada bir niş için değerlendirilmiştir.
Avlu mekânında mescit olarak kullanıldığı belirtilen mekânda beş basamaklı bir merdiven bulunmaktadır. Fakat yapının günümüzdeki durumundan merdivenin durumu anlaşılamamaktadır.
Üçboyutlu Özellik: Büyük kısmı harap olan cephelerin kalan kısımlarından anlaşıldığı kadarı ile cephelerde herhangi bir bezeme programına yer verilmediği anlaşılmaktadır. Yapının pek çok yerinde olduğu gibi cephelerde de kullanılan birçok devşirme monotonluğu bozmaktadır. Avlu bölümüne girişi sağlayan kapı günümüze olaşmamış olmakla birlikte kapalı mekâna girişi sağlayan taçkapı sağlam denilebilecek haldedir. Avlunun kuzeyinde kemerlerle ayrılan birimlerden doğudan ilk birimin, avlu güney cephesinde küçük boyutlarda bir yalak dışa taşkın olarak yerleştirilmiştir. Yalağın küçük boyutlarda olması, bunun hayvanların sulanması için kullanılamayacağını ortaya koymaktadır.
Malzeme: Yapının kitabesi haricindeki diğer kullanılan malzeme; duvar dolgusu için moloz taş, duvar kaplaması için de kesme taştır. Daha önce belirtildiği gibi hanın cephelerinde ve iç mekânda birçok yerde Bizans dönemine ait çok sayıda devşirme malzeme kullanılmıştır. Devşirme malzemelerin bazılarında görülen haç motifine ise herhangi bir müdahale söz konusu değildir. Yaygın olarak; korkuluk levhaları, yassı sütunlar, kemer taşları, profilli mimari parçalar devşirme malzeme olarak kullanılmıştır.
Süsleme: Yapıda herhangi bir süsleme programına rastlanmamaktadır. Taç kapının günümüze ulaşan haliyle onun gayet sade bir görünüme sahip olduğu anlaşılmakla birlikte bu nokta da duvar yüzeyinde, taçkapıda, kemerlerde ve kemerlerin bindiği ayaklarda monotonluğu bozan unsur olarak karşımıza devşirme malzemeler ve onların yapı içerisinde değerlendirilmesi çıkmaktadır.
Tarihlendirme: Mevcut bulunan kitabeye göre han, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ikinci saltanat dönemi içerisinde 604/1208 yılında inşa edilmiştir.
Değerlendirme: Kapalı ve avlu mekânlarından oluşan, kitabesinden onun 13. yüzyılın ilk yarısında, Konya’nın Anadolu Selçuklular ve sonrasında önemli bir karayolu üzerinde, inşa edilen han içinde bulunduğu güzergâh ile birlikte ele alındığında önemi anlaşılacaktır. Özellikle de bu güzergâh üzerinde bulunan hanların, diğer güzergâhlar üzerindeki hanlardan daha iyi durumda olması dikkat çekicidir.
Kaynakça: "DEMİR, A, “Kuruçeşme Hanı”, İlgi, S.47, İstanbul, 1986, s.24-27.
ERDMANN, Kurt, Das Anatolische Karavansaray des 13. Jahrhunderts, I, Berlin, 1961.
GÖRÜR, Muhammet, “Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları Kataloğu” Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları, Kültür Bakanlığı, Ankara, 2007, s.473-528.
KONYALI, İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Konya, 1964.
ÖZERGİN, M. Kemal, Anadolu Selçukluları Çağında Anadolu Yolları, İstanbul Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1959.
ÖZGERGİN, M. Kemal, ""Anadolu'da Selçuklu Kervansarayları"", Tarih Dergisi, XV/20, 1965, s.141-170.