Yerin adı: Konya-Beyşehir karayolunun 41. km’sinde bulunan Emir Kandemir Hanı’nın 400 m güney doğusunda yüksek bir tepe üzerinde yer almaktadır. Yapının Emir Kandemir Hanı’na çok yakın olması nedeniyle yayınlarda bu iki yapı birlikte ele alınmış ve Kızılören Hanları adı altında incelenmiştir. Emir Kandemir Hanı ve onun yakınındaki ikinci yapının bir karışıklığa sebep olmaması için, bu ikinci yapı Kızılören Hanı adı altında değerlendirilecektir.
Yapım Tarihi :XIII. yüzyıl sonu XIV, yüzyıl başı.
Kitabe: Kızılören Hanı’ndan günümüze gelmiş bir kitabe bilinmemektedir. Yapının taçkapısında kitabenin yer alması gereken yer boş bırakılmıştır.
Vakfiye: Yapının vakfiyesi bulunamamıştır.
Kurucu: Bilinmemektedir.
Sanatçı: Bilinmemektedir.
Onarım Durumu: Anadolu Selçuklu sonrasında da kullanılan yapıda bazı onarımlar yapılmış olmalıdır. Cumhuriyet sonrasında da yapıda herhangi bir restorasyon çalışması yapılmamıştır. Yapı günümüzde yapının güneyde ve kuzeyde tonoz örtüsünün bazı kısımları, kuzey ve güney cephenin bazı kısımları yıkılmıştır. Bunlara rağmen yapının iyi durumda olduğu söylenebilir.
Plan: Kuzey-güney doğrultusunda gelişim gösteren yapı kareye yakın dikdörtgen bir plana sahiptir. Kuzey-güney doğrultusunda üç ayağa binen dört kemerle iki sahına ayrılmış iç mekânı iki beşik tonoz örtmektedir. İç mekânı güney cephede yer alan iki mazgal pencere, doğu ve batı cephelerde yer alan birer pencere ve tonozlarda yer alan toplam dört küçük açıklık aydınlatmaktadır. Yapıya girişi sağlayan kuzey cephedeki taçkapı asimetrik olarak yerleştirilmiştir. Güney cephede yer alan mihrap payanda ile desteklenmektedir.
Genel olarak çok sade olan yapının iç mekanında da aynı sadelik hakimdir. İç mekanın en dikkate çeken unsuru ise asimetrik olarak güney cephede yer alan mihrabıdır. Sade bir bordürle çevrelenmiş bir nişten ibaret olan mihrapta herhangi bir süslemeye yer verilmemiştir. İç mekânın doğusundaki sahında pencerenin önünde bugün daire şeklinde çukurdan ibaret tandır kalıntısı görülebilmektedir. Güney duvarında hanın damına çıkan merdivenin kalıntısı günümüzde de görülebilmektedir. İç mekânın duvar örgüsünde bazı yerlerde devşirme parçalar kullanılmıştır.
Üçboyutlu Özellik: Yapının tüm cephelerinde benzer bir duvar örgüsü ve aynı sadelik geçerlidir. Kuzey cephede yer alan dışa taşkın taçkapıda her hangi bir süsleme unsuru olmamakla birlikte burada görülen taş işçiliği yapıda başka bir yerde görülmemektedir. Basık giriş kemerinin hemen üstünde kareye yakın boş bir kitabelik görülmektedir. Benzer taş işçiliği görülen cephelerde dikkat çeken duvar örgüsü içinde kullanılan devşirme parçalar ve özellikle doğu cephede bulunan pencerenin lentosu olarak kullanılan koyu renkli yassı sütundur.
Malzeme: Yapının taçkapısında, mihrabında ve kemerlerinde iyi bir taş işçiliği görülse de yapının diğer yerlerinde bu kadar iyi taş işçiliği görülmemektedir. Yapıda kullanılan kesme taşlar, moloz taş dolguyu kaplamak için kullanılmıştır.
Süsleme: Yapıda herhangi bir süsleme programına yer verilmemiştir.
Tarihlendirme: Kitabesi bilinmeyen yapının tarihlendirilmesinde araştırmacılar Emir Kandemir Han’ın yakınında bulunan yapıyı farklı zaman dilimine tarihlendirmektedirler. R. Hüseyin Ünal yapının küçük boyutlarda ve bezemesiz olmasını Moğolların 1243’ten sonra mali kaynaklara el koymasıyla ilişkilendirerek, inşa tarihini XIII. yüzyıllın sonu XIV. yüzyılın başlarına tarihlendirmektedir. A. Tükel Yavuz yapıda kullanılan malzeme ve malzeme kullanımını Emir Kandemir Hanı’nınkine benzer olması sebebiyle Kızılören Hanı’n Emir Kandemir ile aynı tarihte ya da 13. yüzyıl içinde geç bir tarihte inşa edilmiş olabileceğini bildirir.
Değerlendirme: Yapının tarihlendirilmesinden çok işlevi bir karmaşaya sebep olmaktadır. Bazı yayınlarda Emir Kandemir Hanı’nın mescidi olarak değerlendirilen yapının mahiyeti hakkında birkaç araştırmacı eğilerek bu problemi aşmaya çalışmışlardır. R. Hüseyin Ünal yapının planından ve kemerlerin bindiği ayakların köşelerinde gördüğü hayvan bağlama deliklerinden yola çıkarak yapının sonra ki bir dönemde ibadet mekanına çevrildiğini ve öncesinde han olarak kullanıldığı yönünde açıklamalarda bulunmaktadır. A. Tükel Yavuz ise yapının ibadet mekânına dönüştürülmeden önce işlevinin posta ya da menzil hanı olarak belirtir.
Kaynakça: