Yerin adı: Eğirdir –Gelendost –Akşehir yolu üzerinde yolunun yolla göl arasında bulunmaktadır. Gelendost’ un 16 km güneyinde,Yeşilköy sınırları içinde, asfalttan ayrılan toprak bir yoldan 100 m. kadar gidildikten sonra ulaşılan, göle çok yakın bir mevkide, elma bahçeleri arasında kaderine terk edilmiş bir haldedir. Gelendost’ a yakın oluşu nedeniyle bazı kaynaklarda Gelendost Han olarak da isimlendirilir. Fikri Erten bu yapıya Selçuk Hanı O.Aslanapa ise Kudret Hanı denildiğini belirtmektedir.
Yapım Tarihi: h 620/m 1223 yılında inşa edilmiştir.
Kitabe: Kapalı mekân girişinde, sade bir bordür ile çevrelenmiş irice bir mermer üzerinde kabartma tekniği ile yazılmış kitabede bu yapının Mübarizüddin Ertokuş tarafından Hicrî 620 senesinde (Milâdî 1223 ) inşa edildiği ifade edilmektedir.
İki renkli taşlardan hol portalinin kemer alınlığında, El Sultanî diye başlayan kitabede, Ertokuş’ un adı ve tarih yazılıdır.
Vakfiye:
Kurucu: Hanın banisi olan Mübarizüddin Ertokuş, Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev I’ in 1207 yılında Antalya’ yı fethinin takiben, Antalya ve civarının subaşılığına getirildi. Sultan İzzedin Keykavus I tarafından 1216 yılında Antalya’ nın ikinci defa fethinin ardından, bu havaliyi iyi tanıyan ve daha önce burada subaşılık yapan Mübarizüddin Ertokuş, sultan tarafından tekrar aynı göreve getirildi. Ölüm tarihi kesin olarak bilinmeyen devlet adamı, kırk seneye yakın süren aralıksız devlet hizmetinde önemli görevler üstlenmiş, özellikle Antalya subaşısı görevinde iken Güney Anadolu’ nun en kudretli yöneticisi olara Antalya ve civarında bir cami, bir medrese ve bir han inşa ettirmiştir. Bir de vakfiyesi bulunmaktadır.
Sanatçı:
Onarım Durumu: Uzun yıllar kaderine terk edilmiş halde zaman direnmeye çalışan yapı ile ilgili son yıllarda bazı çalışmalar yapılmaktadır. 2003 yılında Isparta Müzesi tarafından yüzey temizlik ve kazı çalışmaları yapılmıştır.
Plan: Üstü açık mekân –avlu- ve kapalı hacmi ile Anadolu Selçuklu hanlarının tipik plan şemasına sahiptir. Kareye yakın dikdörtgen planlı bir yapıdır.
Avlunun iki eyvanlardan soldakilerin tonozları çökmüş olup sadece avluya bakan kemerli duvar ayakta kalmaktadır. Sağdaki eyvanlar ise, üst örtüleri ile birlikte varlıklarını sürdürmektedir. Girişin hemen sağında kare planlı mekânın köşelerinde, buranın kubbe ile örtülü olduğu nu gösteren inşa elemanları (pandantif) vardır. Mihrap nişi bulunmadığı için bu mekânı, hanın mescidi olarak kabul etmek zordur. Üç nefli hol kısmı, üçgen kulelerle takviyelidir. Kenarları pek az taşan avlu girişinin iki tarafında, biri kubbeli, çeşitli odalar, sağda ve solda uzana revaklarla dar bir boşluktan ibarettir.
Kapalı mekanın dört köşesinde de üçgen planlı birer istinat kulesi yer almaktadır. Doğu ve batı yönlerine bakan bu kulelerin dışında kuzey duvarına bitişik kuzey istikametinde ayrıca birer kule daha vardır. Bu kuleler; duvarlara bindirilen üst örtünün yükünü hafifletmek ve yan duvarları desteklemek için yapılmıştır. Toplam altı adet istinat kulesi mevcuttur.
2003 yılında yapılan temizlik ve kazı çalışmalarında avlu ortasında doğu ve batı revaklarına 2.10 m. uzaklıkta bir havuz bulunmuştur. Sekizgen planlı bir havuz olup havuzun göbeğinde kare biçimli ortasında dairevi bir delik bulunan taş yer almaktadır. Havuzun içi düzgün olmayan pişmiş toprak seramik parçalarıyla bezelidir. Bu seramik parçalarından bazıları sökülmüştür. Kuzeybatı köşesinde suyun gideri olduğu anlaşılan yekpare bir taş yer alır.
Üçboyutlu Özellik: Güneye bakan taç kapı oldukça tahrip olmuştur. Selçuklu hanlarında genellikle taş süsleme yönünden zengin olan ve kitabenin de yer aldığı bu kısımdan geriye sadece üstü basık kemer ile geçilmiş giriş boşluğu kalmıştır. Bu boşluğun iki yanında bulunan duvar kalıntıları, birçok Selçuklu hanında benzerine, taç kapının dışa doğru çıkıntı yapan kitlesi ne ait olup bunun dışında taç kapının mimarî komposizyonunu açıklayacak başlıca bir eleman kalmamıştır.
Malzeme: Kapalı hacmi avlu ile kıyaslandığında, kapalı mekânın, diğer Selçuklu hanlarına göre avludan biraz büyük olduğu görülür. Sekiz adet ayağın taşıdığı, merkezi olanı yüksek, iki kenardakileri daha alçak olan tonozlar, kaba bir işçilikle örülmüş olup, kemerlerde daha itinalı bir işçilik görülmektedir. Kesme taş ve moloz taş birlikte kullanılmıştır.
Süsleme:
Tarihlendirme:
Değerlendirme: Yapıyla ilgili çalışmaların devam etmesi halinde Anadolu ortaçağını aydınlatacak verilere ulaşılacağından şüphe yoktur.
Kaynakça:ASLANAPA OKTAY, ‘ Selçuk devlet adamı Mübarizüddin Ertokuş tarafından yaptırılan Abideler’ İslâm Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, Cilt II, kısım I, İ,Ü. Ede. Fak. Yayını 1956–1957,s. 97
ASLANAPA, OKTAY, Türk Sanatı Başlangıcından Beylikler Devrinin Sonuna Kadar Cilt I- II Kültür bakanlığı yayınları, Ankara, 1990.
ASLANAPA, OKTAY ,Anadolu’ da İlk Türk Mimarîsi Başlangıcı ve Gelişimi, Ankara 1991.
BEKTAŞ, CENGİZ, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, kullanımları üzerine bir öneri, Yem yayın, İstanbul 1999
DEMİR, ATAMAN, Anadolu Selçuklu Hanları, ‘Ertokuş Han’ İlgi 60,1990
ERTEN, FİKRİ ,Antalya Vilâyeti Tarihi ,İstanbul, 1940
TURAN, OSMAN, ‘Mübarizeddin Er-tokuş Ve Vakfiyesi’ Belleten T.T.K. yayını, 1947, cilt XI. sayı 43, s 415.
http://www.akmedanmed.com/article_tr.php?artID=56&catID=9