Yerin adı: Çankırı il merkezinde kentin güneybatısında derbent olarak da adlandırılan kurumuş çayın kenarında Tımarhane Mahallesinde kayalık bir tepe üzerinde inşa edilmiştir. Bir yapılar topluluğu olarak şekillenen kurulumdan mescid ve türbe günümüze ulaşabilmiştir. Şifahane yapısı ne yazık ki yok olmuştur.
Yapım Tarihi: Kitabesine göre yapı Keyhüsrev oğlu Alâeddin Keykubat zamanında 22 Muharrem 633 h/ 7 Ekim 1235 m senesinde yapılmıştır.
Kitabe: Yapıya ait Selçuklu sülüsü ile Arapça olarak yazılmış iki kitabenin varlığı bilinmektedir. İnşa kitabesinin 1940’lı yıllara kadar bölgede bulunan bir okulda muhafaza edilmiş fakat daha sonrasında kaybolmuştur. Bu yıllarda bölgede incelemeler yapan Süheyl Ünver ve Zeki Oral tarafından kitabe okutulmuştur. Elimizde bulunan bilgiler bu dönemde yapılan tespitlerden ibarettir.
“Es Sultan fi-tarihi muharrem sene selase ve selasin ve sıttemi’e”
“Emere bi-imareti haze’d-darü’l-afiyeti’l-meymeneti fi-eyyami devlet es Sultanü’l-a’zam Alaü’d-dünya ve’d-din ibnü’l-feth Keykubad bin Keyhusrev Kasimi eminü’l-mü’minin eyyeda’llahu ensarehu el-‘abdu’- z-zaif el-muhtac ila-rahmeti’r-rabbi Cemalü’d-din Ferruh el-lala el-atabeg el-maliki el-ataki ve fakihu’l-lah”
“Bu mübarek darül-‘afiyenin yapılmasını 633 yılı Muharrem ayında Büyük Sultan, memleketler açan Abbasi Halifesinin ortakçısı ve Keyhüsrev oğlu Alaü’d-din Keykubadu’llahı aziz ve mansur eylesin. Devletli günlerinde kulların fakiri ve Allahın rahmetine muhtaç azaldı kölelerden Atabeg Lala Cemalü’d-din Ferruhu’-llah muvafık eylesin emretti.”
Diğer kitabe darüşifaya ait kapı üzerinde taş çerçeveli bir yuva içinde bulunuyordu. Bu kitabede
“el-CemalŞehabü’d-din (inal bin)”
“Şehabu’d-din İnal bin el-Cemali”
Vakfiye: Vakfiyesi bulunamamıştır.
Kurucu: Keyhüsrev oğlu Alâeddin Keykubad’ın Atabeyi Cemaleddin Ferruh tarafından yaptırılmıştır.
Sanatçı: Yapıda bulunduğu bilinen darüşşifaya ait kapı üzerinde taş çerçeveli bir yuva içinde Şehabu’d-din İnal bin el-Cemali ismi okunmuştur. Bu ismin yapının mimarına ya da ustasına ait olduğu düşünülmektedir.
Onarım Durumu: Yapıdan günümüze herhangi bir iz gelmemiştir. Henüz yok olmadan önce yapılan tespitlerde yapının kuzey duvarını oluşturan kısımda bir taçkapının varlığından bahsedilmiştir. Tekke ve Zaviyeler kanunu ile kapatılıncaya kadar buranın Çankırı Mevlevihanesi olarak adlandırıldığı bilinmektedir. Zaman içinde gerek insan tahribatı gerekse doğal tahribatlar neticesinde yok olmuştur.
Plan: Anadolu Selçuklu medrese yapıları plan şemasına bağlı kalınarak inşa ettirilen yapının eyvan avlulu bir plan tipinde inşa edildiği düşünülmektedir.
Üçboyutlu Özellik: Yapı günümüze ulaşamamasına rağmen elde edilen bazı görsel malzemeler yapı ile ilgili küçük de olsa bazı değerlendirmeler yapabilme olanağı sağlamaktadır. Bu görsellere göre mescidin hemen arkasında konumlanan yapıya yine burada yer alan Darülhadis binasının kuzeybatı köşesine bitişik, basık kemerli ve üzeri ahşap örtülü bir kapıdan giriliyordu.
Malzeme: Yapının inşasında moloz taş ve kesme taş kullanılmıştır.
Süsleme: Yapı günümüze ulaşamadığından mimari süsleme programı bilinmemektedir. Ancak şifahane yapısına ait olduğu bilinen iki önemli plastik parça bilim dünyası için önem taşımaktadır. Eskiden şifahane yapısında kapı yan söve taşı olarak kullanıldığı düşünülen çifte ejder motifli taş kabartma kaybolmuştur. 13 Mart 1986 yılında eldeki görsel malzemeler ışığında yeniden yapılan taş kabartma darülhadis kapısının üzerine yerleştirilmiştir. Günümüzde özellikle tıp bilimi açısından sembolik bir anlam taşıyan bu motif semboller üreten insanın anlam sürekliliğinde bir örneğidir.
Diğer bir plastik uygulama ise günümüzde Çankırı Müzesinde bulunan ve halk arasında “Su içen yılan” olarak adlandırılan üç boyutlu bir figürindir. Burada kadehin ayak kısmına sarılmış ve başı kadehin içine uzanmış bir yılan görülmektedir. Yılan figürü oldukça natüralist bir biçimde işlenmiştir.
Tarihlendirme:
Değerlendirme: Darüşşifa ve şifahane adlarıyla da anılan yapının uzun yıllar insanlığa hizmet ettiği bilinmektedir. Tıp bilimini ve beraberinde hayatı ve şifayı sembolize eden yılan figürünün işlendiği iki önemli plastik parçaya sahip olması antik çağdan günümüze gelen kültürel aktarımın önemli örneklerinden birini oluşturmaktadır.
Kaynakça: -CANTAY, Gönül, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Darüşşifaları, Atatürk Kültür Merkezi,
Ankara, 1992.
-KARPUZ,Haşim-KUŞ,Ahmet ,Anadolu Selçuklu Eserleri Fotoğraf Albümü I-II,Selçuklu Belediyesi Kültür Yayınları,İstanbul,2008.
-ÖNGE, Yılmaz, “Çankırı Hasbey Darüşşifası”,Vakıflar Dergisi, V (1962), s.251-257.