Yerin adı: Akşebe Sultan Türbesi, Alanya iç kalesinin doğusunda, ahmedek ile iç kale arasında arazinin dikleştiği noktada aynı ismi paylaştığı caminin bitişiğindedir
Yapım Tarihi: 1230-40 yılları arası.
Kitabe: Yapının bitişik olduğu mescidin kuzey kapısı üzerinde üç parça halinde bulunan, yedi satırlık kitabenin ilk iki satırını ihtiva eden parça malzeme ve kullanılan hattın farklı oluşu ile buraya sonradan eklenmiştir. Ayrıca bu yapıya ait olduğu kabul edilen bir başka üç satırlık kitabe ise Andızlı Camisinin kuzey duvarında yer alır.


“Allah yerlerin ve göklerin gaybını bilir. Allah’ın mescitlerini sadece ahret gününe inananlar imar eder. Büyük Sultan Alâeddin’in saltanatı yıllarında, 628 (1230-31) senesinde, Allah’ın rahmetine muhtaç zayıf kul Akşebe (yaptırdı).”
Andızlı Camii’nin kuzey duvarında, Akşebe Sultan Camine ait olduğu tespit edilen kitabe;

“Süreleri dolunca, onu ne bir saat geciktirebilirler ne de öne alabilirler. Yeryüzünde bulunan her şey fanidir, ancak yüce ve cömert Rabbinin varlığı bâkidir. Allah’ın rahmetine muhtac, zayıf kul Akşebe”
Vakfiye: Yapıya ait vakfiye bulunamamıştır.
Kurucu: Mescit kuzey kapısı üzerindeki kitabede bani olarak “Allah’ın rahmetine muhtaç zayıf kul Akşebe” belirtilse de bu şahıs hakkında başka bir bilgiye sahip değiliz. Bazı araştırmacılar onun Alanya Kalesi’nin ilk komutanlarından biri olduğunu belirtir.
Sanatçı: Bilinmiyor.
Onarım Durumu: Günümüzde kullanılmayan yapı atıl bir durumda olmakla birlikte, yapının kötü durumda olduğunu ve uzun yıllar kullanılmadığını belirten İ. H. Konyalı küçük bir masrafla yapının kurtarılabileceğini belirtmiştir. Daha sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore ettirilen yapının tüm girişleri belirli bir yüksekliğe kadar örülmüş geri kalan kısımlar ise demir korkuluklar ile kapatılmıştır. Türbenin beden duvarlarında tahrip olan moloz taşlar ve tuğlalar yenilenerek derzlerde tekrar elden geçirilmiştir. Yapının harap olmasında en büyük etken onun kullanılmıyor olmasıdır.
Plan: Bir birine geçit veren kubbe ile örtülü kare planlı mekan ile doğu-batı doğrultusunda uzanan, sivri kemerli beşik tonoz ile örtülü mekandan oluşan türbenin iki girişi bulunmaktadır. Güneydoğu köşesinde bulunan kapı açıklığı ve doğu cephede dört basamaklı merdivenle ulaşılan sivri kemerli bir açıklık kubbeli mekana geçişi sağlamaktadır. Batı tarafında açılan iki pencere kubbe ile örtülü mekan ile mescit arasında bağlantı kurmaktadır. Bu mekanı güney duvarında açılmış iki pencere ayrıca aydınlatmaktadır. Kuzey yönde sivri kemerli bir açıklıkla geçilen ikinci mekanın kuzey duvarında beş küçük niş bulunmaktadır. Bu mekanın kuzey duvarında bir mazgal pencere doğu duvarında da dikdörtgen pencere yer alır. Dikdörtgen planlı mekanın batısında bulunan açıklık da mescit ve türbe arasında bağlantıyı sağlamaktadır.
İki mekandan oluşan türbenin hiçbir özellik taşımayan sandukası dikdörtgen planlı bölüm ile kare planlı bölümü birbirine bağlayan sivri kemerin altında bulunmaktadır. Tromplar üzerine oturan kubbe üzerinde sonra ki devirlerde işlenmiş bazı kalem işlerinin yer yer izleri görülebilmektedir. Ayrıca kalan izlerinden Ayet’ül Kürsi olduğu anlaşılan yazı kuşağı yine sonra ki devirlerde kubbe eteğine işlenmiştir
Üçboyutlu Özellik: Cepheler çok fazla bir özelliğe sahip olmamakla birlikte mekana girişi sağlayan açıklıkların, yapının korunmasına yönelik kaygılarla kapatılması farklı bir durum ortaya koymuştur. Türbenin beden duvarları en üst kısımda tuğla saçakla sonlanmakta ve kiremitle örtülü kubbe ve beşik tonoza geçilmektedir.
Malzeme: Moloz taşın yoğun olarak kullanıldığı yapıda pencereler, kemerler, kapı açıklıklarında ve tonozda tuğla malzeme tercih edilmiştir.
Süsleme: Yapının orijinalinde herhangi bir bezeme programına sahip olup olmadığı, onun günümüzdeki durumundan anlaşılamamaktadır. Fakat ne zaman işlendiği bilinmeyen bazı kalem işi süslemenin izlerine yer yer dökülen sıvaların altında rastlanmaktadır.
Tarihlendirme: Türbenin bitişiğinde bulunan ve türbe ile aynı ismi paylaşan mescidin sahip olduğu kitabede inşa tarihi olarak H. 628 / M. 1230-31 belirtilir. Türbenin ayrı bir kitabesi olmaması sebebe ile türbenin de cami ile aynı tarihte yapıldığı ilk olarak kabul edilebilecek bir durum olsa da mescit ile türbenin bitiştiği noktada, mescide ait bir pencerenin daha sonradan iptal edilmesi, iki yapının farklı zamanlarda inşa edildiğine işaret etmektedir. Diğer taraftan iki yapının benzer inşa malzemesi ve tekniği ile inşa edilmiş olması iki yapının kısa bir zaman aralığı içerisinde farklı tarihlerde inşa edildiğini yansıtmaktadır.
Değerlendirme: Süsleme ve kullanılan malzemenin niteliği açısından basit bir yapı olarak karşımıza çıkan Akşebe Sultan Türbesi sahip olduğu plan ile Konya Sahip Ata Türbesi arasında bir benzerlik söz konusudur
Kaynakça:ERTEN, S.Fikri; Antalya Vilayeti Tarihi, İstanbul, 1940.
GÜZEL, Abdurrahman; “Alanya’da Ziyaret ve Ziyaret Yerleri”, Antalya 3. Selçuklu Semineri Bildirileri 10-11 Şubat 1989, Antalya Valiliği Yay. İstanbul, 1989, s.71-78.
KONYALI, İbrahim Hakkı; Alanya (Alâiyye), İstanbul, 1946.
ÖNKAL, Hakkı, Anadolu Selçuklu Türbeleri, Atatürk Kültür Merkezi Yay., Ankara, 1996.